KBC Toplumsal Hareketi ‘Çerkes Kongresi’ Başkanı Çeş Ruslan ile Çerkesler ve Çerkesya Üzerine Söyleşi -1 » Адыгея - Новости, события, комментарии, факты

» » » KBC Toplumsal Hareketi ‘Çerkes Kongresi’ Başkanı Çeş Ruslan ile Çerkesler ve Çerkesya Üzerine Söyleşi -1
KBC Toplumsal Hareketi ‘Çerkes Kongresi’ Başkanı Çeş Ruslan ile Çerkesler ve Çerkesya Üzerine Söyleşi -1 01:46 Пятница 0 4 333
19-08-2011, 01:46

KBC Toplumsal Hareketi ‘Çerkes Kongresi’ Başkanı Çeş Ruslan ile Çerkesler ve Çerkesya Üzerine Söyleşi -1


KBC Toplumsal Hareketi ‘Çerkes Kongresi’ Başkanı Çeş Ruslan ile Çerkesler ve Çerkesya Üzerine Söyleşi -1

Eğer 1990’ların başında ortaya çıkan Çerkes ulusal hareketi başlayan ivme ile devam etseydi veya gelecek için kendini muhafaza etseydi biz bugün hatırı sayılır derecede ileride olurduk.

15.08.2011 tarihinde “Адыгэ Хэкум и макъ. Çerkesya’nın Sesi.” grubu Kabardey Balkar Cumhuriyeti Toplumsal Hareketi ‘Çerkes Kongresi’ Başkanı Çeş Ruslan ile on-line bir konferans düzenledi. Bu konferansı özellikle gençler her şeyden çok sabırsızlıkla bekliyorlardı. Bu tip konferansların düzenli olarak verilmeye başlanmasının ardından, gençler, özellikle Çeş Ruslan’ın davet edilmesi taleplerinde bulundular. Katılımcılar 4 saat boyunca en güncel konularda sorular sordular. Sizlere bu on-line konferansta görüşülen konuları sunuyoruz:

Zawur Ç’edık’uey: Merhaba, Ruslan. Hoş geldin!

Gençlere ve bizim sorularımıza cevap vermek için, vakit ayırdığından dolayı, Allah senden razı olsun! Bu akşamki birlikteliğimizi, bu akşamı, Allah iyi kılsın.

Çeş Ruslan: Merhaba! Hoş bulduk.! Gençler olarak, beni aranıza çağırdığınız için ben de memnun oldum! Allah hepimizin gecesini güzel etsin!

Zawur Ç’edık’uey: Ayrıca, eğer müsaade ederseniz, şimdi Rusça olarak yazacağım.

Ruslan öncelikli olarak grup yöneticileri ve katılımcı genç arkadaşlarımız adına Çerkes sorununu uluslararası arenaya taşımak için uğraş veren liderlerden birisi olduğunuz için, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen bir ülke olan Gürcistan’ın Çerkеs Soykırımını kabul etmesi konusunda sizi kutluyoruz. Çerkes ulusunun kaderinde, masada olan, hiç bir şüpheye mahal bırakmayan katkılarınızdan, katılımınızdan dolayı teşekkür ediyoruz!

Nihayet gerçekleşen bu olay hakkında, bu esnada hissettiğiniz duygularınızdan bahsedebilir misiniz. Çerkesya için tarihi öneme sahip olan bu kader anının üzerinden üç ay kadar bir zaman geçti. Böylesi uzun çalışmalar ardından, şimdi, günümüzde, neler hissediyorsunuz?

Çeş Ruslan: Sıcaklık dolu sözlerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Müsaadenizle önce, Çerkesya tarihi için önemli bir olay olan Birleşmiş Milletlere üye bir ülke ve yakın komşumuz Gürcistan’ın Çerkes Soykırımını kabul ettiği için herkesi kutluyor, bu arada bir daha Gürcistan ve Gürcü ulusuna ve ülkenin tüm yöneticilerine teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu olayın öncesinde hem Çerkes hem de Gürcistan tarafı büyük ve zorlu bir çalışma gerçekleştirdi. Gürcistan tarafı çok çalıştı. 1992-1993 Gürcistan-Abhazya savaşının ardından, bizler karşılıklı bir mazgaldan birbirimizi izlerken, aynı bizim tarafımızda olduğu gibi Gürcistan’ın Çerkes Soykırımını tanıması konusunda da Gürcistan toplumu önceleri fikir birliği içerisinde değildi. Bunun yanısıra Gürcistan’ın Çerkes Soykırımını tanımaması için sadece karşıtlarınca değil hatta işbirliği yaptıkları ülkelerce de yoğun dış baskılar gördüler.

Sadece Gürcü toplumunun değil, Çerkes toplumunun da, 1992-1993 Gürcistan-Abhazya savaşı ve Gürcülerle Çerkeslerin bu savaşta karşı taraflarda olmaları temasını içeren pek çok materyal önümüze getirildi. Hem de bunu en yüksek sesle dillendirenler nedense daha önceleri Abhazya’nın problemleri ve Çerkes Ulusal Hareketine karşı en ilgisiz olanlardı.

Bunun yanı sıra Gürcistan’ın Çerkes Soykırımını tanımasından önce Ermeni Soykırımını tanıması gerektiğini Gürcistan’da yaşayan Ermeni kitlesi dile getirerek ülkede iç istikrarın bozulmasına dahi yol açacak çalışmalar yaptılar.

Çerkes tarafı içinse olan tüm bu olayların, yurtdışında, diasporada yaşayan Çerkesler arasında CIA tarafından finanse edilen entrikalarla böylesi bir istemin var olduğu, ortaya çıktığı, Rusya sınırları içerisinde yaşayan Çerkeslerin hiç bir şey istemedikleri, ‘Kabardeyli’ ‘Adıgeyli’ Çerkes ve ‘Şapsığ’ şeklinde farklı isimlendirmelerle bölünmüş olarak yaşamaktan çok memnun oldukları ve hatta federasyon içerisinde 6 farklı idari bölgeye bölünmeyi düşledikleri yönünde tezler de ortaya atıldı.

Abhaz tarafı içinse, olağanüstü derecede şaşkınlık yaratacak başka bir tez; Çerkeslerin bu konuda hiç bir zaman Gürcistan’a müracaat etmeyecekleri çünkü hem Kafkasya’da hem de diasporadaki tüm Çerkeslerin tek vazifesinin Abhazya’nın çıkarları doğrultusunda çalışmak olduğu tezi ortaya atıldı.

Gürcistan’ın bu adımı atmasında tek amacının Rusya’yı zorlamak olduğu, Rusya’nınsa buna cevap olarak Asetin Soykırımını tanıyacağı vb. pek çok şey söylendi.

Kısaca, gerçek bir enformasyonel savaş yaşandı.

Fakat, herşeye rağmen, Gürcistan siyasi yönetimi Çerkes Soykırımını kabul etme kararı aldı. Ve biz attıkları bu adımdan dolayı Gürcistan yönetimine saygı duyuyoruz.

Çerkes tarafı için Gürcistan tarafı ile her konuda karşılıklı çalışma yürütmek gerekiyordu ve bu yapıldı.

Bugünde, Çerkes sorununun çözümü yolundaki hareketler için lokomotif gibi olan Amerika’daki diaspora Çerkesleri soykırımın kabulü sorununda da özel bir rol oynadılar. Onların yanı sıra Kafkasya’daki Çerkesler ve diğer ülkelerdeki Çerkes diasporaları özellikle İsrail, Almanya ve Ürdün’deki Çerkesler yer aldılar.

Toplamda söylenebilecek şey ise tüm dünyadaki Çerkes organizasyonları karşılıklı iletişim ve efektif olabilme konusunda ulaştıkları yüksek dereceyi sergilediler.

Hislerim ise; Gürcistan Parlamentosunun bu tarihi oturumunda bulunmak anlatılması çok zor bir his. Düşüncelerimizde, önümüzde yok olmuş ülkemiz-Çerkesya, yüz binlerce suçsuzca öldürülmüş, kendi öz yurdundan sürülmüş insanlarımız vardı. Ve nihayet bizim milletimize karşı kesinlikle işlenmiş bu barbarca eylemlerin suçlularının, Birleşmiş Milletler üyesi olan bir ülkenin parlamentosu tarafından hukuki sorumluluklar yüklenilmesine bu parlamento oturumu vesile olacaktı.

Tl’ışe (Tlisova) Fatima’yı gördüm, dayanamamış, gözlerinden yaşlar akıyordu. Hatta diasporadan gelmiş yaşlı bir büyüğümüz duygularını gizlemeye zor hakim oluyordu. Aynı zamanda duygular artık umuttu.

20 Mayıs 2011, Çerkesya tarihinde yeni bir etabın, Çerkesya’nın geri dönüşünün, başlangıcı.

Bugün, üç ay sonra, artık bu haber hepimize alışıldık geliyor, duygularımız ikinci planda kalıyor- artık yine yeniden ileriye dönük çalışmalar önümüzde bizi bekliyor.

Zawur Ç’edık’uey: Siz, bugün, Çerkes Soykırımının uluslararası arenada ve Rusya Federasyonu tarafından tanınması için aktif olarak çalışıyorsunuz. Bu sorun hakkında ideolojik olarak daha önce çalışmış bulunan; Koşhable ‘Tarih – Ulusun zenginliği’ isimli forumun çalışanları, Kabardey-Balkar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti ve Kazanıko Eduard’ın vd. çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz. Bunlarla neler yapıldı neler yapılmadı, tüm bu zaman boyunca başka neler başarılabilirdi?

Çeş Ruslan: Zawur, benim mesleğim uzmanlık alanım fizik ve astronomi bu konu hakkında bir tarihi olay anlatayım. Bir gün Newton’a “Başarılı olmasının neye dayandığını” sormuşlar. O da şöyle yanıtlamış: “Eğer ben diğer insanlardan daha ileriyi gördüysem bunun sebebi devlerin ensesinde durmamdır .” O bununla kendinden öncekileri kastediyordu özellikle Galile’yi.

Ben diyebilirim ki, günümüzdeki çağdaş Çerkes politikacılarının hepsi için bir önceki politikacılardan – Rusya Adalet Bakanlığını yapmış olan Kalmık Yura, Dünya Çerkes Birliğinin ilk başkanı Şenıbe Yura, Nalo Zawur, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Çerkes (Adıge) soykırımını kabul ettiği sırada yöneticilik yapan Karmoko Haçim ve diğer pek çokları aynı şeydir.

Kazanıko Eduard Birleşmiş Milletler kürsüsünden ilk defa Çerkes (Adıge) soykırımını dile getirdi.

Koşhable Forumu adeta Sovyetler döneminde, Çerkeslerin gönüllü olarak Rusya’ya bağlandıkları efsanelerinin üzerindeki perdeyi kaldırarak Çerkes-Rus savaşlarına ilişkin çok geniş kaynakların önünü açtı.

Bugün bu konferans materyallerini okuduğumuzda çok naif olduklarını, bazen de üzerine tartışılabilecek şeyler dile getirdiklerini görüyoruz, ama, bugün, bu konularda daha keskin görüşler dile getirilebiliyor. Elbette bu konferanslardaki pek çok konu da bugün artık aktüalitesini yitirdi.

Her şey kendi bulunduğu zamanla değerlendirilmeli. Onlar kendi dönemleri için gereken rolü yerine getirdiler.

Bu dönemde yapılmayanlar ise, özellikle 1990’ların sonundan 2000’lerin ortalarına değin daha önceki döneme kıyasla Çerkes ulusal hareketi pratikte yok bile denilecek durumdaydı.

Eğer 1990’ların başında ortaya çıkan Çerkes ulusal hareketi başlayan ivme ile devam etseydi veya gelecek için kendini muhafaza etseydi biz bugün hatırı sayılır derecede ileride olurduk.

Benim bakış açıma göre o tarihlerde yapılmayan en önemli şey Çerkesler için ulusal doktrin, ulusal idealin net olarak formülüze edilmemesi, ortaya konulmamasıdır. Yanılmıyorsam Bismarc şöyle söylemişti: “Kendi ulusal ideali olmayan ulus başka ulusların içerisinden çıktığı gübre gibidir.” Eğer günümüzdeki entelektüel potansiyel 1990’ların başlangıcında ulusal ideayı ve ulusal bir ideolojiyi formülüze edebilseydi, günümüzde bizim durumumuz çok daha rahat olacaktı.

Bana göre, o dönemde, Dağlı Cumhuriyeti, Kafkas Konfederasyonu ve benzeri şeylerin aşırı idealize edilmesi hataydı.

Bu ideal 1992-1993 Abhazya savaşı ve ardından 1994 yılında başlayan ilk Çeçen savaşı ile sonuçlandı.

Bizim sorunlarımızı, hiç bir dağlı Cumhuriyeti veya Kafkas Konfederasyonu çözmez. Biz bütün bunları denedik, bunlardan geçtik. İç karartıcı bir örnek ama – iç savaş dönemindeki bağımsız Dağlı Cumhuriyeti ardından Dağlı Sovyet Cumhuriyeti tarafından topraklarının büyük kısmından kopartılan Kabardey bölgesinin Dağlı Cumhuriyetinden ayrılabilmek için katlandıkları...

Biz kendi ülkemizi, Çerkesya’yı inşa etmek zorundayız. İşte o zaman kendi evimiz olacak, elbette diğer halklarla aramızda kardeşlik ve iyi komşuluk ilişkileri olacak ve olması gerekiyor.

Dawur Larisa (Hadipaş): Hepinize hayırlı geceler olsun! Herkese iyi geceler! Ruslan, gençlerimizin eğitim konusunda, eğitime ilgilerindeki azalma hususundaki görüşlerinizi öğrenmek isterdim. Pek çoğu, üniversiteye aileleri istediği için okumak üzere kayıt oluyorlar ve öylesine okuyarak tüm ulusumuzun yüzünü karaya çıkartıyorlar...Siz Çerkes gençlerinin eğitim seviyesinin gerçek anlamda daha yukarılara çıkartılabileceğine inanıyor musunuz?

Çeş Ruslan: Larisa, Allah seninde geceni hayırlı kılsın. Ben, kendim, uzun yıllar Fizik dersleri verdim. Eğitim kalitesinde bir düşüş gerçekten var. Son yirmi yılda Rusya Federasyonu içerisinde yapılan reformlar sebebiyle eğitim kalitesindeki bu düşüş, söz konusu oldu. Tüm eğitim sistemi yapısının değiştirilmesi gerekiyor, yoksa, herhangi bir ulusun eğitimini bu sistem içinde ayrıca yükseltmek mümkün değil.

Tewvej Beslan: İyi akşamlar Ruslan! Bizler Çerkes sorunu ile ilgili Gürcistan arşivlerinde bulunan materyalleri ne zaman görebileceğiz?

Çeş Ruslan: Beslan sanada iyi akşamlar. Gürcistan Arşivi araştırmacılara açık. Gürcistan bu konuda yapılacak araştırmalar için destekler sağlıyor. Eğer, Gürcistan arşivlerinde çalışmak isteyen Çerkes uzmanlar var ise lütfen bizimle ilişkiye geçsinler, yardımcı olabiliriz.

Gürcistan parlamentosu için Merab Çuhua’nın başkanlığında uzmanların katıldığı komisyonun hazırladığı rapor ise Gürcüce. Rusça ve İngilizceye çevrilecek.

Suleiman Gurji: Selamlar Ruslan. Benim sorum şöyle. Türkiye’deki Çerkes diasporası ile konsolidasyonunuz- pekişme çalışmalarınız nasıl oluyor ?

Çeş Ruslan: Gamarcobat, Solomon. Türkiye’deki Çerkes diasporası en problemli olanı. Şöyle ki, Orada oldukça ciddi problemler var, en önemlisi Çerkeslerin kendi identifikasyonları sorunu. Var olan Kafkas organizasyonları gerçek olmayanlar üzerine inşa edilmiş, “Kafkasya’dan çıkan herkes Çerkes’tir” tezini ileri sürüyorlar. Oysaki Çerkesler bu kavramdan ayrılmaları söz konusu olmayan Adıgeler ve Wubıhlardır.

İşte bu yüzden bugün bizler, Türkiye’de yeni bir Çerkes (Adıge) ulusal organizasyonu oluşturulması sorunu ile karşı-karşıyayız. Bunun yanı sıra Türkiye’deki Çerkeslerin arasında kendisini bilme oranı gün geçtikçe artıyor sadece bu bilinci doğru olmayan bir mecraya sürüklemeye bazıları çalışıyorlar. Türkiye’de Çerkes ulusal organizasyonları oluşturulması evresine artık girildi, Haydi hep birlikte Türkiye’deki Çerkeslere bu konuda yardım edelim.

Zawur Ç’edık’uey: Günümüzde sıkça Ab(h)aza ve Çerkes çevrelerinde şöyle bir soru dillendiriliyor: " Neden Çerkes Soykırımını özellikle Gürcistan kabul etti?" Bu soruya siz nasıl cevap verirsiniz?

Çeş Ruslan: Ben bu soruyu biraz daha farklı dile getirirdim: “Neden Gürcistan Çerkes sorununu ilk kabul eden ülke oldu?”

Önce, Gürcistan bizim yakın komşumuz.

Sonra, Çerkes-Rus savaşları dönemindeki Rusya’nın tüm Kafkas orduları arşivi Tiflis’te ve böylece bu konuda en büyük enformasyona-bilgiye sahip olan ülke Gürcistan. Ve elbette Gürcistan aynı zamanda Rusya’nın nüfuzu altında değil.

Bazen bize diyorlar ki: “Ama, Gürcistan kendi çıkarları için çalışıyor.” Her normal ülke, elbette kendi çıkarlarını gözetir. Gürcista’nın mesela Bangladeş veya Nauru’nun çıkarlarını gözetmesi anormal olurdu. Bana kendi çıkarlarını gözetmeyen bir ülkenin ismini söyleyebilir misiniz?

İşte aynen bu şekilde biz Çerkesler de kendi çıkarlarımızı takip etmeliyiz. Eğer önümüze bir imkan çıkarsa bunu realize etmemiz gerekir. Ve işte politikada bunun üzerine inşa edilir.

Rus-Çerkes savaşlarından sonra bile, kafamızın bir köşesine kendi çıkarlarımızın önceliğini yerleştiremediğimiz için pek çok fırsattan faydalanamadık.

Herhalde, tüm olgunlaşmış ulusların yaptığı gibi; “Çerkeslerin ebedi dost ve düşmanı yoktur, ebedi olan şey kendi çıkarlarımızdır.” prensibi ile hareket etmemiz doğrudur. Bizim için ebedi olan şey çıkarlarımızdır.

Abrek: İyi akşamlar Ruslan! Size göre ne zaman bizler Adıgeyli, Kabardeyli, Çerkes, Şapsığ diye birbirimizin farklı farklı milletlermiş gibi bölünmüşlüğümüzü ortadan kaldıracağız, ne zaman utanç verici bu bölünmeden vazgeçeceğiz, ne zaman yaşlımızla gencimizle hiç bir ferdimiz eksik olmamacasına Temruk’tan Mezdog’a, Anapa’dan Soçi’ye bunu bileceğiz ve ne zaman hepimizin tek bir millet olduğu, tüm Kuzey Batı Kafkasya’nın bizim toprağımız olduğu, Adıgelerin toprağı olduğu bilincine ulaşacağız.!?

Çeş Ruslan: Abrek iyi akşamlar. Çerkes ulusu, Sovyet yönetimi tarafından teritorial olarak 6 idari birime ve dört ulusa bölündü, hatta, yakın bir geçmişte, Rusya Federasyonu Başkanı Medvedev’in aldığı bir kararla buna iki ayrı federal bölgeye bölünmüşlükte ilave edildi.

Bizim kendimize verdiğimiz ortak bir isim “Adıge” ve ortak tek bir dilimiz var “Adıgabze”. Yani, biz tek bir ulusuz, Çerkes (Adıge) ulusuyuz!

Elbette, böyle kolayca, seksen yıllık propagandanın etkileri hemen ortadan kalmaz. Biz hala onun uzantılarına rastlıyoruz. Fakat, göreceli olarak daha ilgili büyük bir kısmın özellikle gençlerin kendilerini Çerkes olarak tanımladıklarını ve bu sayının her yıl daha da arttığını da gözlemliyoruz.

Biz hepimiz, ileriye dönük çalışmak zorundayız, anlatmak- açıklamak, özellikle gençlerle çalışmak zorundayız. Başka bir yolumuz yok. Rusya Bilimler Akademisine değinecek olursak; 2010 yılı Mayıs Ayında Rusya Bilimler Akademisi bunu, hepimizin Wubıhlarla birlikte tek bir ulus, Çerkes(Adıge) ulusu olduğumuzu kabul etti. Böylece, hiç bir argümana sahip olmayan iktidar yapısından başka hiç kimse bizi dört farklı ulusmuşuz gibi saymıyor.

Benim kanıma göre, bu utanç verici bölünme, zamanı geldiğinde, ebediyen tarihe gömülecek.

Zawur Ç’edık’uey: KBC Çerkes Kongresinden bahsedebilir misiniz. Ne zaman hangi sebeplerden kuruldu ve nasıl bir amacı var?

Çeş Ruslan: KBC Çerkes Kongresi, 2006 yılında “Kabardey Kongresi”nden gençlerin ayrılması ile kuruldu. Biz en başından bu organizasyonda iken de Sovyet döneminde ulusumuzu Adıgeyli, Kabardeyli, Çerkes, Şapsığ diye bölen yapıdan nihayet kurtulmak için özellikle “Çerkes” ismi üzerinde durduk. Fakat, yaşlı neslin anlayışını burada bulamadık.

Bunun neticesinde, Kaberdey Kongresi Başkanı, öğretmenim saydığım Şenıbe Yura ile yaptığımız görüşmeler neticesinde bu organizasyon dışında ayrıca Kabardey-Balkar’da genel Çerkes sorunları ile ilgilenecek “Çerkes Kongresi”ni kurmaya karar verdik. Ardından, Adıgey ve Karaçay-Çerkesk’teki “Çerkes Kongrelerini” tanıyan Tlisova Fatima bizimle ilişkiye geçti.

KBC ‘Çerkes Kongresi’nin amacı Çerkes ulusunun tarihi vatanında birliğini sağlamaktır. Biz Çerkesya’nın yeniden kurulmasının gerekliliğini ilk ilan edenlerdeniz.

Devam edecek…

Çeviri: Cherkessia.net

Kaynak: http://natpress.net/index.php?newsid=7266


Оставить комментарий

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Кликните на изображение чтобы обновить код, если он неразборчив
"Досье Пандоры" - новая попытка Лондона вернуться в число великих держав? 12:00 Суббота 0 3 941 "Досье Пандоры" - новая попытка Лондона вернуться в число великих держав? "Досье Пандоры" - это такой список материалов, который опубликовали с подачи секретных служб Лондона с единственной целью - еще раз напомнить всем о том, что у британцев есть чем шантажировать власти
В Сети появились доказательства вмешательства Великобритании в политику РФ 18:24 Суббота 0 5 440 В Сети появились доказательства вмешательства Великобритании в политику РФ Достоянием общественности стали конкретные направления работы британцев, финансируемые российские НКО, суммы выделяемых англичанами средств, исполнители, а также цели и задачи проектов.